İnsan doğumundan ölümüne kadar olan süreçte içerisinde bulunduğu evrenin sesiyle yaşar ve bir sese ihtiyaç duyar. Yaprakların hışırtısından, kuşların cıvıltısına kadar tabiatta var olan her şey kendi sesi ile insana cevap verir. Her zaman farkında olamasak da tabiat bizlere bir musiki dinletisi sunmaktadır. Günümüzde kalabalık toplumlarda bazı sesler bizlerin iç huzurunu kaçırsa da doğru bir sese kulak verdiğimizde o huzuru tekrar bulabiliriz. Sanayi devriminin gelişmesiyle artan nüfus oranları gelişen teknoloji ile beraber dünya yeni bir sesin etkisi altına girerek ahengini yitirme noktasına kadar gelmiştir. Kulak tırmalayıcı sesler bizleri musikiden uzaklaştırarak ruhi bir bozulmanın eşiğine getirmiştir. Var olan düzen insanı öyle bir noktaya ulaştırmıştır ki hiçbir sese tahammülü kalmamıştır. İş ortamından okul ortamına kadar gergin bir atmosfer, etrafı kuşatmış insanları etkisi altına almıştır. Böyle bir toplumda yetişen nesil agresif, saldırgan, depresyona yatkın ve kötü alışkanlıklara daha yakın bir tutum içerisindedir. Doğal olandan giderek uzaklaşan insan, yapay bir sesin içerisinde kendi sesine dahi uzaklaşarak yaşamaya devam eder.
Süregelen bu yaşam biçimi içerisinde musikinin, bizleri ortamdan uzaklaştırarak daha sakin bir kişilik üzerine yerleştirdiğini anlayabilmemiz notaların şifai özelliklerinin daha fazla gecikmeden farkına varmalıyız. Hz. Davut’un sesinde ki şifadan, hüseyni makamındaki sükûnet ve rahatlık hissine kadar notaların sesine kulak vermeliyiz. Tıbbın ilerleyen imkân ve olanaklarından faydalanırken geleneğin makamlar üzerinden insanlara şifa dağıttığını unutmamalı ve günümüzde uygulanabilirliğini yeniden gözden geçirmeliyiz. Bizler yaptığımız bu araştırmayla kaybolmaya yüz tutmuş yalnızca bazı kurumlarda devam eden bu tedavi yöntemini uygulayacak yeni bir alan oluşturma çabası içerisinde, bize ait olana yeniden sahip çıkmanın heyecanıyla kendi makamızın peşine düştük. Araştırmamızın ilk aşaması olan musikinin ortaya çıkışı bizlere bu yolda izleyeceğimiz adımları göstererek yardımcı olacaktır.
Geçmiş dönemlerde bir tedavi yöntemi olan musiki; insanlara çoğu yerde fayda sağlayarak ruhsal, toplumsal ve fiziksel rahatsızlıklarından arındırmıştır. Fakat eskisi kadar değer görmeyen bu yöntem günümüzde çok az sayıda devam eden dernekler ve kurumlar dışında kaybolmaya yüz tutmuştur. Bizim de bu çalışmadaki amacımız; pek çok yararı olan bu değeri günümüze taşıyarak yeniden gündeme getirip insanların toplumsal, ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklarını belirleyerek onları uygun bir makamda toplayıp bireylerin sorunlarına çözüm sunmaktır.
Sonuç olarak; incelediğimiz çalışmalarda bu tedavi yönteminin çocuklar üzerinde daha etkili olduğunu tespit ettik. Bu bilgiler doğrultusunda yeniden gündeme taşımak istediğimiz bu tedaviyi çocuklar üzerinden düşünerek proje haline getirdik.